Sanatı İcra Edecek İnsan Yetiştirmeliyiz

Sanatı İcra Edecek İnsan Yetiştirmeliyiz

Ahmet Misbah Demircan... İstanbul'un merkezi, kendi ifadesiyle 'Karizmatik bir şehrin' Belediye Başkanı.Üçüncü kez seçilerek Beyoğlu tarihinde bir rekora da imza atan Demircan, kültür, sanat ve spor alanında yaptıklarını ve yapacaklarını anlatırken hayli heyecanlanıyor. Demircan, kültür ve sanatın ikincil işler arasında görülmesine sert eleştiriler yöneltiyor ve ekliyor, "Ne yazık ki kültür ve sanatı icra edecek insan kaynağımızı yetiştiremedik, artık bu alanı da ihya etmeliyiz.''

23 Ekim 2014 - 13:02 - Güncelleme: 23 Ekim 2014 - 14:41

Ahmet Misbah Demircan'la, Beyoğlu'nda sanat ve kültür hayatını konuştuk..

 

 

Sayın Demircan, Beyoğlu kültür sanat için en önemli bir ilçe… Siz de bu ilçenin Belediye Başkanısınız, kültür sanat ve spor insan sermayesinin kalitesi için ne anlam ifade ediyor..?

Ben bir belediye başkanıyım. Bir ilçeyi yönetiyorum. Şehrin güzelleşmesi için insan sermayesine ihtiyacımız var. Eğer insanlarımız kültürlü, sportmen ve sanatkârsa bu şehrin evleri sokakları çevresi iyi olacak, kendine benzeyecektir. Bizim kültür sanat ve spor anlayışımız olimpiktir. Herkes içindir. Örneğin Türkiye’de insanlar bir maç izlemeye gittiklerinde bunu bir sportif faaliyet gibi görüyorlar ama bir statta maç izlemek sadece eğlencedir. Spor yapmak istiyorsanız, spor yaparsınız. Bedeni sporla eğitiriz, dedik. Ruhun eğitimi de kültürdür: Ruh hayatınızı şekillendirecek olan kültür eğitimidir. Herkes için tiyatro, herkes için müzik… Kültürel ve sanatsal faaliyetler, insanın ruhunu inceltmesi, zarif bir kişisel yaşam, zarif bir sosyal yaşam için vazgeçilmezdir. Ancak unutmamak gerekir, eğer siz bir yakınınızla bir tiyatroya gidiyorsanız bu, kültürel boyutu olan bir eğlencedir. Bana göre, kültürel, sanatsal faaliyet yapmak, olaya bizzat dahil olmakla mümkün. Amatör ruhla, faaliyete bizzat katılırsak kültürel faaliyet yapmış oluruz. Özetle: Sağlıklı bir bedene spor yaparak, iyi bir ruh terbiyesine kültür ile haşır neşir olarak, bir duruşa sanatla uğraşarak ulaşırız. Profesyonellik bunun bir sonraki adımıdır ve bunun için konservatuarlar vardır.

 

Sanattı onbinlere ulaştırıyoruz
 

Bu noktada Beyoğlu Belediyesi neler yapıyor peki?

Beyoğlu’nda kültür sanat ve sporu on binlere ulaştırıyoruz. Her sene beş bin çocuğumuzu Kefken kampına götürüyoruz. Onlara orada tiyatro müzik ve spor kültürü veriyoruz. Her yıl on bin çocuğa kültür gezisi yaptırıyoruz. Her sene beş bin çocuğa yüzme öğretiyoruz, on beş bin çocuğa kayak yaptırıyoruz, on binlerce insana sahillerimizde yürüyüş yaptırıyoruz. İki bin çocuğu yurt dışına götürmüşüz. Her sene yirmi bin yetişkine semt konaklarında hizmet veriyoruz. İki tane kütüphanemiz var ve kayıtlı üyesi on bin. Bazılarını anlattım… Vatandaşlarımızın bizzat katılımıyla gerçekleştirdiğimiz kültür sanat ve spor faaliyetleriyle, nüfusumuzun birkaç katına her yıl ulaşıyoruz. Kültür sanat ve sporu her yere ve herkes için yaygınlaştırarak, centilmen bir yaşam kültürü geliştirmeye çalışıyoruz.

 

Söylediğiniz gibi, Beyoğlu sanatçıların da olduğu bir ilçe. Bu elbette iyi bir şey fakat kimi zaman eleştirilerin dozunun artmasına da sebep oluyor; Emek sineması tartışmalarında olduğu gibi… Ne düşünüyorsunuz? Neydi sizce sorun?

Beyoğlu rotasını kültür endüstrisine ve turizme kaydırdı. Bunu yapmak için bir yandan binasını güzelleştirmeye, bir yandan işletmesini hijyenik yapmaya, bir taraftan sokaklarını ihya etmeye uğraşıyoruz. Çalışmalarımızda tarihsel dokuyu aynen koruyoruz. Gerektiğinde, ihtiyaçlara cevap verecek şekilde yeniliyoruz. Hayatımızdaki, artık çok farklı ihtiyaçlar var. Bunları karşılayacak şekilde iç fonksiyonları evirmeliyiz. Pera Müzesi mesela tarihi bir binadır ve içi komple yeniden yapılmıştır. Dışarıdan hiç hissetmezsiniz. İki bina birleştirilmiştir. Emek Sineması'nda da bu tartışmalar yapıldı. Kimi insanlar bilmeden ya da siyaset yaparak inadına projeyi çarpıttı. Emek binasında da tarihi doku aynen korunuyor fakat içi günümüz ihtiyaçlarına karşılık verecek şekilde yeniden yapılandırılıyor. Bu gayet doğal değil mi? Binalar kullanılamaz noktaya gelsin daha mı iyi? Türkiye’nin en önemli merkezini, terkedilmiş, boş bırakılmış, her an içindekilerin üzerine çökebilecek binalara mı bırakalım? Eşyanın tabiatına aykırı bir talep. Dolayısıyla Emek sinemasındaki eylemler ve tepkiler 'ayağı yeren basan eylemlerdi' diyemiyorum ben.

 

Emek ve Gezi'de niyet başka

 

Emek ve Gezi’de projeleri anlatamadığınızı düşünüyor musunuz? Bu noktada bir özeleştiri yapabilir misiniz?

Emek sineması ile ilgili ilk zamanlar dedik ki galiba bir grup bu projeyi bilmiyor. Projeyi anlatan toplantılar yaptık… Bu toplantılarda eylemleri rol alan kimilerinin toplantılarda insanları konuşturmadıklarına ve toplantıları sabote ettiklerine şahit olduk. O zaman anladık ki: Burada iş başka… Biz bıkmadan usanmadan Emek ile ilgili neyin ne olduğunu anlattık ve toplum bunu algıladı. Çok bilgilendirdik. Gazetelerde ve televizyonlarda konuştuk. Gezi’de de aynı: Bu tip ani gelişen olaylar bir yönlendirme sonucu çıkar, bugün bunu herkes biliyor. Dünyada da bunu görüyoruz… Bunun yanında, Akdeniz insanı biraz da meraklıdır. Caddede bir olay olsun herkes toplanır. Bazı insanların da hayatları reaksiyonerdir… Bazıları gürültüyü sevebilir. Salt gürültü isteyenler de vardır. Gürültü yapabilirler. Biz, sükunetle işimizi yapıyoruz, yapacağız. Türkiye gürültüyle iletişim kurma devrini kapatmıştır. Bağıranlar anlamak istemese de durum budur. Mevlana’dan ilhamla bağıranlara çağrım, “sesinizi değil, sözünüzü yükseltin.”
 

Kültür-Sanat lüks değil ihtiyaç
 

Bulunduğunuz yerden baktığınızda, iktidar veya AK Parti'li belediyelerin 12 yıl boyunca kültür sanatı ihmal ettiğini düşünüyor musunuz?

Kültür sanat ve spor insan sermayesinin kalitesi için olmazsa olmazdır. İnsan sermayesi geliştiğinde çevre, şehir, ülke zaten gelişir. Son on yılda Beyoğlu çok gelişti ve bu insan sermayesi sayesinde oldu. İnsanların hayata bakışı şehre yansır. Beyoğlu’nda çevrede bir iyileşme görüyorsanız, insan sermayesi başta olmak üzere her şey iyileşiyor demektir. Bunun yanında Beyoğlu sanatçıların da olduğu bir yer. Dolayısıyla kültür sanat ile ilgili uluslararası organizasyonlar da düzenliyoruz. Ama bu başka bir iş: Kültür sanat faaliyetlerini organize eden profesyonel insanların önünü açıyoruz, buluşturuyoruz. Bunu her belediyeden beklemek doğru olmaz. Fakat kültür sanat ve sporu olimpik düzeyde herkese ulaştırmak bütün belediyelerin görevidir –diye düşünüyorum. Biz, belediyeler, herkese kültür sanat ve sporu halk eğitimler üzerinden insanlara yaygın bir şekilde veremiyorsak, insanları bu faaliyetlere katamıyorsak kültür sanat faaliyeti yapmıyoruz demektir. Kültür ve Sanat, bir lüks değil ihtiyaçtır. Belediyelerimizin kültür ve sanatı sadece izleyecek değil, icra edecek insan kaynağına katkı sunmasının zamanı çoktan gelmiş durumda.

5808152.jpg

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Meslek Okulları Derneği yeni başkanları Elif Ervan ve Burak Akçin oldu
Meslek Okulları Derneği yeni başkanları Elif Ervan ve Burak...
Gönül adamı Yaşar Ruşen Kaya hayata veda etti
Gönül adamı Yaşar Ruşen Kaya hayata veda etti